Özet:
Filler ve Çimen birbirinden bağımsız gibi gözüken ama birbirini etkileyen altı ayrı hikayenin; rastlantılar sonucu bir araya gelip sık sık yön değiştiren altı ayrı kahramanın öyküsünden oluşmaktadır.Bu kahramanlardan bir tanesi olan Havva, yirmili yaşlarının başında uzun mesafe koşucusu milli bir atlettir. İstanbul’ın Asya yakasında başlayıp Avrupa yakasında son bulan Avrasya maratonuna hazırlanmakta, Avrasya maratonunu kazanıp atletizm kariyerini hem bir üst basamağa çıkarmanın hem de maratonun galibine verilen önemli miktarda para ödülünü kazanmanın hayalini kurmaktadır. Bunun yanısıra Havva’nın hayatında biri küçük, öteki büyük iki durum daha etkisini hissettirmektedir. Kendisi bir silgi fabrikasında işçi olarak çalışmakta; bir yandan da askerliğini yaparken yaralanmış ve sakat kalmış erkek kardeşini iyileştirmek için para aramaktadır. Havvanın erkek kardeşinin hayatını kurtarmak için sürdürdüğü para arama çabaları esnasında ona (ve dolayısıyla çalışamayacak haldeki erkek kardeşine) gerçek anlamda yararı dokunan en önemli yardım, İstanbul’da bulunan beş yıldızlı bir otelden gelmektedir. Oldukça mütevazi sayılabilecek bu yardımın mahiyeti, Havva’ya yiyecek katkısında bulunmak biçimindedir. Havva karşılığında otelin ve kumarhanenin logosunu göğsünde taşımaktadır.
Öte yandan Havva’ya yardımcı olan otel ve kumarhanenin sahibi Ali Bey ve oğlu Devrim, bir mafya babası tarafından kendilerine yöneltilen bir teklifi değerlendirme durumu ile karşı karşıya kalmışlardır. Bu teklifi yapan kimse, bir uyuşturucu kaçakçısı ve aynı zamanda kamuoyunda saygın bir işadamı sıfatı ile tanınan Sabit’tir. Sabit, Ali Bey’den oteli ve kumarhaneyi kendisine satmasını istemektedir. Ali Bey Sabit’in teklifini geri çevirir. Bunun üzerine Sabit Ali Bey’i kiralık katiller ayarlayarak öldürtür. Bu sırada da cinayetin işlenme sebebinin mümkün olduğu kadar açığa çıkarılmamasına yarayacak bir organizasyon yapılır. Ancak katledilen Ali Bey’in oğlu Devrim, babasının Sabit tarafından öldürüldüğünü ve Sabit’in kumarhane ile oteli ele geçirmek için daha başka eylemlere girişebileceğini sezmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla babasından kendisine miras kalan otel ve kumarhaneyi Sabit’e karşı koruyabilmek için tedbir alma gereksinimi hisseder. Bu durum risk alma anlamına gelmektedir. Çünkü karşısındaki adam Sabit, birçok bakımdan güçlü bir insandır; uyuşturucu baronu sıfatı, ilişkileri ve maddi olanakları nedeni ile dolaylı, dolaysız kendisi için çalışan bir önemli isimlerin varlığı Sabit’in yaptırım gücünün dayanaklarını teşkil etmektedir. Bu nedenle Devrim, Sabit’i tek bir kişinin ya da kişilerin ortadan kaldıramayacağına karar verir. Aldığı bu karar onu bir başka yola zorlar. Sabit’i öldürmek ve oteli korumak için bir örgütün gücü ve lojistiğinden yararlanmanın en geçerli çözüm şeklini teşkil ettiğini düşünür. Gerçekten de Devrim, Sabit’in otele yöneli tehditlerini artırması sonucu ülkede eylemlerini sürdüren politik amaçlara endekslenmiş bir yeraltı örgütü ile ilişkiye geçer ve illegal olan politik örgüte para vererek oteli ve kumarhaneyi koruma altına almalarını sağlar.
Fakat otelin ve kumarhanenin Sabit’ten korunması için Devrim tarafından bu tedbirler alınmışken Sabit başını ağrıtan başka konularla uğraşmaktadır. Başını ağrıtan konu, o sırada görevde olan bir Bakana periyodik olarak yolladığı ‘olağan’ paranın Bakanın eline geçip geçmediği hususundan doğmuştur. Sabit, belli periyodlarla kendi emrindeki adamları kurye olarak kullanarak Bakana bağlı ve Bakan için çalışan bir tetikçi – ‘kontra’ya (Camoka) para yollamaktadır. Sabit ile Bakan arasında aracı görevini üstlenen Camoka, özel bir birlikte görev yaptığı iddia edilen, işlediği suçlar nedeni ile devletçe aranan, buna rağmen Bakan tarafından korunan birisidir. Ancak Camoka’nın özel ve kirli görevler üstlenmesi; onun arada sırada (şüphesiz ki para karşılığında) ‘ek kirli işler’ yapmasını da engellememektedir. Camoka Sabit’in Bakan’a yolladığı parayı ne yazık ki esas gitmesi gereken yere (yani Bakan’a) götürmez. Parayı Kolombiya’dan yüklü miktarda kokain getirmek için kendisine saklar. Durum böyle olunca paranın bir türlü eline geçmediğini anlayan Bakan, Sabit’i yanına çağırır ve uzunca bir süredir para alamadığından şikayetçi olur. Parayı gerçekten de Bakan’a yollamış olan Sabit, Bakan’ın ‘para bir türlü elime geçmiyor’ yolundaki yakınması üzerine çok şaşırır ve söylediğinin doğru olduğunu tekrarlar. Bakan bunun üzerine onu ve Camoka’yı gerçeğin anlaşılması için yüzleştireceğini söyler. Böylece kimin doğru söylediğinin, kendisine ulaştırılması gereken paranın nerede olduğunun anlaşılacağını söyler. Sabit Camoka ile yüzleşmeyi kabul eder, eder ama Camoka gibi azılı bir adamın parayı aldığı halde ‘almadım’ diyor olması onu iyice kuşkulara düşürür. Hatta Camoka’nın kendisini yüzleştirme gerçekleşmeden öldürebileceği düşüncesine kapılır. Bu nedenle Bakan’ın ortalıktaki en büyük ‘iktidar’ rakibi olan Haberlama Örgütü’nün başındaki müsteşarın kapısını çalar. Durumu açıklar. Haberalma örgütünün kendisini Camoka’ya ve Bakan’a karşı korumasını; korunduğu taktirde işlerine yarayacak önemli bilgiler verebileceğini belirtir. Haberalma örgütü müsteşarı Egemen Terzi, Sabit’in getirdiği teklifi olumlu karşılar. Sabit’in ona vereceği bilgilerin Bakan’ın her anlamda aleyhine olacağını sezer. Dolayısıyla Sabit’i korumaya söz verir. Sabit Haberalma örgütüne bülbül gibi öter. Ne yazık ki Haberalma Örgütü alabileceği bilgilerin azami miktarını aldığına kani olduktan sonra Sabit’i yeterince ‘korumaz’. Sabit Camoka tarafından (yüzleşme gerçekleşmeden önce) öldürülür.
Haberalma Örgütü Sabit’in öldürülmesi olayını müteakip Camoka’yı ve Camoka’nın adamlarını ele geçirir. Camoka’nın adamları öldürülür. Haberalma Örgüt müsteşarı Egemen Terzi, Camoka’ya infaz edilmeden önce kendisi için çalışması teklifinde bulunur. Kendisi için çalışırsa Camokanın canını bağışlayacağını ve onu koruyacağını söyler. Yeni bir kimlik, estetik ameliyat sonrası yeni bir yüz ve her türlü olanağı sağlayacağını ve onu koruyacağını belirtir. Gerçekten de Egemen’in grubu, Camoka’ya çok benzeyen sıradan bir insanı ortadan kaldırıp; sanki Camoka defnediliyormuş gibi sahte bir cenaze töreni düzenlerler. Egemen Terzi’nin Camoka’ya yaptığı bu teklifin sonrasında TV’lerde Bakan aleyhine karalama kampanyaları başgösterir. Bu kampanyalarda Sabit’in video-kasede kaydedilmiş itiraflarına da yer verilir. Sabit, videolarda Bakan’a haraç ödediği halde haracı almamış gibi yaptıklarını söyler. Bu lafların sonrasında ise konu, itirafları yapan Sabit’in öldürülmesine getirilir ve Sabit’i ‘fazla konuşmasın’ diye Bakan’ın öldürttüğü ileri sürülür.
Sabit’in Camoka tarafından öldürülmesini müteakip rahatlaması gereken otel ve kumarhanenin sahibi Devrim’in başına yeni bir dert açılır. Bu dert, mekanına salt kendini korumak için getirttiği illegal örgütün Devrim’den habersiz gerçekleştirdiği bir bombalama faaliyeti neticesinde ortaya çıkar. Devrim’in oteli ve kumarhaneyi korumak için getirdiği grup, bir süre sonra davalarına hizmet amacıyla şehrin bir kahvehanesinin tuvaletine bomba koyma kararı alır ve kararı uygulamaya sokar. Ancak tuvalete konan bomba zamanından önce patlar ve eylemin gerçekleştirilmesinde gözlemlenen bu durum polisin olayın faillerini daha kolay biçimde tespit etmesini sağlar. Devrim polisin olayı soruşturduğunu ve otele gelip herkesi sorgulamaya başlayacağını fark edince korkuya kapılır; çünkü böyle bir eylemi yapan grubu kim olduklarını bile bile otelinde barındırmıştır. Dolayısıyla sığınacak bir yer arar ve tesadüfen o anda otelde bulunan Havva’nın evine gider. Bu ‘sığınma’da, Havva’nın Devrim’e duyduğu örtük ilginin de payı sözkonusudur. Ne yazık ki Devrim ve Havva da bir süre sonra soruşturmayı derinleştiren polis tarafından ele geçirilip hapse gönderilirler. Havva’nın kardeşi bir süre sonra (Havva hapishanede iken) vefat eder. Avrasya Maratonu’nun koşulmasından az bir zaman önce Havva hafifletici sebepler gözönüne alınarak serbest bırakılır. Havva’nın hapisten çıktığı gün Televizyonlar Bakan’ın Camoka’nın saklandığı yerde bulunan cesedine ait görüntüleri yayınlarlar.
Havva maratonun koşulduğu gün kardeşinin mezarını ziyaret eder. Aynı güm maratonun bitişine yakın bir yerde öldürülme korkusundan panik halde sağa sola rastgele telefon eden bir polis komiseri telefonda karşısına rastgele çıkanlara etrafta çok kötü şeyler olduğunu söyler. Komiser, bütün bu olaylar sırasında perde arkasında olup bitenleri az çok bilmekte ve tam da bu nedenle öldürülmekten korkmaktadır.